HAZİRAN 2018 AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.714,35 TL.
EKONOMİK BÜYÜME ÇALIŞANIN YAŞAMA ŞARTLARINA YANSIMADI
DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 1.714 TL, YOKSULLUK SINIRI 5.584 TL
NET ASGARİ ÜCRET 1.603 TL AMA BİR KİŞİNİN AYLIK GEÇİM MALİYETİ DE 2.122 TL
MUTFAK ENFLASYONUNDA ONİKİ AYLIK ARTIŞ YÜZDE 13,66 ORANINDA
TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu), çalışanların geçim şartlarını otuz bir yıldan bu yana her ay düzenli olarak yaptığı “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması ile ortaya koymaktadır.
TÜRK-İŞ Araştırmasının 2018 Haziran ayı sonucuna göre:
Seçim döneminde sıklıkla tartışılan konuların başında genel olarak iktisaden dar ve sabit gelirli kesimlerin içinde bulunduğu geçim şartları yer aldı. Asgari ücret ile emekli maaşlarının yetersizliği, özellikle “açlık ve yoksulluk” verileri üzerinden kıyaslama yapılarak açıklandı. Bekar bir işçinin net 1.603 TL/Ay tutarındaki ücreti dikkate alındığında, işçinin sadece kendisi için yapması gereken 2.122 TL tutarındaki harcama gereği, ücretli çalışanların geçim koşullarının olumsuzluğu ortaya koydu. Ekonomide sağlanan ekonomik büyümenin, örneğin asgari ücretlinin refahını artırmadığı da dikkate alındığında, sağlanan ekonomik büyümenin “kapsayıcı” olmadığının ve geniş kesimlerin refah artışına yol açmadığı yorumlarına neden oldu.
Elde edilen gelir ile yapılması gereken harcama arasındaki fark asgari ücret alan bir işçi açısından aylık net 519 TL’ye ulaştı. Bir başka ifadeyle, asgari ücretli bir işçinin eline geçen gelir sadece 22 günlük harcamayı karşılamaya yetmektedir. Asgari ücret, dört kişilik bir ailenin “açlık sınırı” tutarı için bile yetersizdir.
Geçen yılın aynı ayında gıda harcaması için aylık 1.508 TL bütçe ayırması gereken bir çalışan, aradan geçen bir yılın sonunda 1.714 TL harcamak durumundadır. Yapılması gereken toplam harcama dikkate alındığında son bir yılda 671 TL aile bütçesine yeni yük olarak gelmiştir.
TÜRK-İŞ’in verileri temel alındığında “mutfak enflasyonu”ndaki değişim 2018 Haziran ayında şu şekilde gerçekleşti:
.Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 1,67 oranında arttı.
.Yılın ilk yarısında fiyatlardaki artış yüzde 6,61 oranında gerçekleşti.
.Gıda enflasyonunda son oniki ay itibariyle artış oranı yüzde 13,66 oldu.
.Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 10,65 olarak hesaplandı.
TÜRK-İŞ tarafından hesaplanan gıda fiyatları endeksi ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hesaplanan tüketici fiyatları endeksi alt grubunda yer alan gıda endeksindeki son on iki aylık gelişime bakıldığında, yaz mevsimine girilmiş olmasına rağmen, gıda fiyatlarında yükselme eğiliminin sürdüğü ve beklenen fiyat gerilemesinin ortaya çıkmadığı görülmektedir.
Gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbında yer alan ürünlerin fiyatları Haziran 2018 itibariyle şu şekilde değişim gösterdi:
Süt, yoğurt, peynir grubunda; genel olarak ortalamada önemli bir fiyat değişikliği dikkati çekmedi. Ancak bazı marketlerde ürün çeşidinin azaldığı tespit edildi.
Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat ürünlerinin bulunduğu grupta; hesaplamada dikkate alınan kıyma ve kuşbaşı et, tavuk ile sakatat fiyatı değişmedi. Satışta olan kültür balık fiyatları bu ay aynı kaldı. Yumurtanın fiyatı da değişmedi. Bakliyat ürünlerinde (kuru fasulye, kırmızı-yeşil mercimek, nohut, barbunya vb.), bazı marketlerde yeşil ve kırmızı mercimek fiyatında indirim görülmüş, diğerlerinin fiyatı aynı kalmıştır.
Yaş sebze-meyve fiyatlarında, mevsim koşullarına bağlı olarak beklenen gerileme yerine artış dikkati çekti. Özellikle kuru soğan ve patates fiyatı, ayın ilk haftalarına nazaran son hafta yüksek oranda artış gösterdi. Türk Mutfağında sıklıkla kullanılan bu ürünlerdeki fiyat artışı, seçim dönemi gündeminin de en fazla tartışılan konularından oldu. Geçtiğimiz ay 4,52 TL olan ortalama sebze-meyve fiyatı bu ay 5,02 TL’ye yükseldi. Ortalama kilogram fiyatı 4,19 TL olan sebze 4,87’ye yükselirken, meyve ortalama kilogram fiyatı 4,96 TL iken 5,23 TL oldu.
Hesaplama yapılırken -her zaman olduğu gibi- pazarda yaygın bulunan mevsim ürünleri esas alındı. Bu ay 15 sebzenin fiyatındaki değişim kapsanırken, meyve sayısı 11 ürün oldu. Araştırmada -her zaman olduğu gibi- ürünlerin tek tek ağırlığı yerine harcama sepetindeki meyve-sebze tüketiminin toplam miktarından hareket edildi.
Ekmek, pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta; ekmek fiyatı yine 200 gramı 1,00 TL tutarında olurken, bulgur fiyatı biraz gerilemiş, irmik fiyatında ise artış görülmüştür. Diğer ürünlerin fiyatı ise aynı kalmıştır.
Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden; tereyağı, margarin, zeytinyağı fiyatı yine değişmedi, ayçiçekyağı fiyatında ise bazı marketlerde uygulanan promosyon sonucu biraz gerileme görüldü. Siyah ve yeşil zeytinde, siyah zeytin fiyatındaki artış ortalama fiyatı yükseltti. Yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği vb.) ürünlerinden antep fıstığı ve ayçekirdeği fiyatı arttı. Baharat (kimyon, nane, karabiber, vb.) ürünleri fiyatı değişmedi. Şeker fiyatı arttı, tuz, reçel, bal, pekmez fiyatı ile çay, ıhlamur ve salça fiyatı aynı kaldı.
Konfederasyonumuzca hesaplanan tutarlar ücret düzeyi olmayıp haneye girmesi gereken toplam gelir miktarıdır. Ancak hanede çalışan sayısının sınırlı ve fakat ele geçen ücretin yetersiz olduğu durumlarda, elde edilen gelir birden fazla kişinin geçimini karşılayamamakta, kişi başına “insanca geçim için” yapılması gereken harcama tutarı yetersiz kalmaktadır.
TÜRK-İŞ’in bu araştırması alanında ilktir. Daha sonra bu alanda yapılan benzeri çalışmalara da örnek olmuştur/olmaktadır. “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” çalışmasında hesaplamaya temel alınan gıda maddelerinin fiyatları, Konfederasyonumuzca piyasadan, market ve semt pazarları sürekli ve düzenli dolaşılarak doğrudan tespit edilmektedir. TÜİK tarafından derlenen fiyat verileri kullanılmamakta ve fakat, gelişmeleri değerlendirmek ve kıyaslama yapmak için sonradan izlenmektedir. Çalışma bu niteliğiyle bağımsızdır.
Konfederasyonumuz her ayın son haftasında ve TÜİK açıklamasından yaklaşık bir hafta önce hesaplama sonuçlarını kamuoyuna açıklamaktadır ve bu yönüyle, tüketici fiyatlarındaki artış eğilimini yansıtan “öncü gösterge” niteliğini de taşımaktadır.