Genel Başkan Alemdar’ın Genel Kurul konuşması
|| Sayfayı Paylaş ||
|| Sayfayı Yazdır ||

Genel Başkan Eyüp Alemdar'ın 18. Olağan Genel Kurul'da yaptığı konuşmasının tam metni aşağıdaki gibidir:

 

Sayın Bakanım,

Sayın Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterim,

Sayın Milletvekilleri,

Siyasi partilerimizin değerli temsilcileri,

TÜRK-İŞ’imizin değerli Genel Başkanı ve Yöneticileri,

  

Sendikalarımızın değerli Genel Başkan ve yöneticileri,

İşveren Sendikalarımızın değerli Genel Sekreterleri ve değerli İşveren Vekillerimiz,

Bakanlıklarımızın değerli Yöneticileri,

Basınımızın değerli temsilcileri,

Koop-İş ailesinin temel taşları, değerli delege arkadaşlarım,

 

Değerli konuklar,

Koop-İş Sendikası’nın 18. Olağan Genel Kurulunda sizlerle, birlikte olmaktan mutluyuz, gururluyuz. Hepinizi Koop-İş topluluğu adına saygılarımla selamlıyorum. Hoş geldiniz. Yurtdışından gelen değerli konuklarımızı ülkemizde ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Onlara da teşkilatım adına hoş geldiniz diyorum.

 

Sayın Bakanım, değerli konuklar,

Hayatı boyunca sorumluluk almaktan kaçarak yaşamaya alışmış insanlar vardır. Bunlar, sadece kendini, yiyeceğini, geleceğini, malını, mülkünü düşünen insanlardır. Çevresinde olup bitenler, dünyanın dört bir yanındaki savaşlar, ölümler, açlıklar onları hiç ilgilendirmez. Dünyanın bu tür acılarla dolu olması onları hiç rahatsız etmez. Bunlara aldırmaz. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" derler. Onlar, bu şekilde yaşadıklarında, dertlerden uzak, huzur içinde olacaklarını zannederler. Ancak bilmezler ki, sadece kendini düşünen insanlar belki kendilerince çok mutlu olabilirler ama küçük olarak yaşarlar ve küçük olarak ölürler.

Değerli arkadaşlarım,

Adettendir, bu tür genel kurullarda yapılan konuşmalarda, dünyadaki gelişmeler ve olaylar hakkında görüşler ortaya konur. Düşünceler söylenir. Ama ben adet olsun diye değil, gerçekten içim acıyarak, yüreğim yanarak, şu son birkaç yılda, dünyamızda ve bölgemizde yaşananlarla ilgili sizlere birkaç şey söylemek istiyorum. Bakınız; 2003 yılında, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, o zaman kimsenin üzerinde durmadığı bir tespit yaptı. Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar, birçok ülkenin sınırları değişecek, yeni ülkeler kurulacak, rejimler değişecek dedi. İşte bugün, bu konuşmadan yıllar sonra bütün bunları aynen yaşıyoruz. Dünyanın efendileri bir senaryo yazdı, bizler için bir gelecek çizdi. Bizden de o senaryoyu oynamamız, ülkemizin ve halkımızın geleceğini onların isteklerine göre belirlememiz isteniyor. Bunu yaparken de bölünmemizi, parçalanmamızı, lime lime olmamızı istiyorlar. Bu kirli senaryoyu yazanlar; bölgemizde yaşanan gelişmeleri, kardeşin kardeşi katletmesini adeta bir film gibi seyrediyorlar. Düşünün bir kere, kılıcını kurbanının boğazına dayayan da “Allahu ekber” diyor, ölmek üzere olan da. Öldüren de aynı milletten, ölen de aynı milletten, öldüren de Müslüman ölen de Müslüman, Ortadoğu coğrafyasının halkları ve özellikle yöneticileri, bunları bir türlü görmüyor, anlamıyor, zalimin zulmüne karşı birleşmiyor. İşte buna içimiz acıyor değerli arkadaşlarım. Biz Müslümanlar neden bu zulme karşı çare bulamıyoruz? Buna isyan ediyoruz, bunu kabullenemiyoruz. Son olarak Filistin’de yaşananlara bakınız. Televizyonları açtığımızda, feryat eden anaların çaresizliği, gazetelere baktığımızda, bombalarla katledilen minicik bedenler var. Hangi insan, böyle bir manzara karşısında sessiz ve tepkisiz kalabilir? Hangi vicdan, hangi yürek, küçücük çocuğunun cansız bedenine sarılan bir babaya karşı bu kadar katı olabilir, bu kadar acımasız, vicdansız olabilir? Ama bakıyorsunuz ki gözleri zenginlikten kamaşanlar, çıkarları için yüreklerini karartanlar bunları görmüyor ya da daha kötüsü, görmezden geliyor.

Değerli dostlarım,

Çıkarları uğruna dünyayı yeniden şekillendiren karanlık odaklar, Ortadoğu coğrafyasında güçlü bir Türkiye istemiyor. Bizi zayıflatmak, dermansız bırakmak, sesimizi kısmak ve mazlum milletlerin ülkemize olan umudunu kırmak istiyorlar. İşte bu nedenle başımıza terörü musallat ettiler. Yıllarca bu topraklarda kardeşkanı döktürdüler. Şimdi, o kan üzerinden hesaplar yapıyorlar, bayrağımıza, değerlerimize ve inançlarımıza saldırıyorlar. O ülkelerde yaptıklarını, ülkemizde de yapmak istiyorlar. Ama bir şeyi unutuyorlar değerli arkadaşlarım. Bir şeyi unutuyorlar. Bunlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde de bu topraklar üzerine hesaplar yaptılar. Bizi o zaman da kâğıt üzerinde parçalara ayırdılar, topraklarımızı işgal ettiler. Sevr’i getirip Anadolu’yu küçük ülkelere böldüler. Ama bu millet yırttı attı o planları. Kanıyla, canıyla savundu vatanını. Hiç merak etmeyin. Türk Milleti o zaman nasıl bölünmediyse, bugün de bölünmeyecek, yarın da bu millet sonsuza kadar ay yıldızlı bayrağımız altında özgürce ve kardeşçe yaşayacak.

Değerli arkadaşlarım,

Her toplantıda, tekrara düşmek pahasına ısrarla söylüyorum. Söylemeye de devam edeceğim. Ülkemiz söz konusu olduğunda, biz Koop-İş Sendikası olarak, dün neredeysek bugün de oradayız. Hep aynı şeyi söylüyoruz. Aynı yerde duruyoruz. Biz, atalarımızın dünyanın en güçlü devletlerine kafa tutarak, canları pahasına kazandıkları bu vatanın bekçisiyiz. Biz, ay yıldızlı bayrağımızın sevdalısıyız. Biz, ülkemizin birliğinden bütünlüğünden yanayız. Üniter yapımızın, sınırlarımızın korunmasından yanayız. Biz, toplumumuzun bölünmesinden, kutuplara ayrılmasından yana değiliz. Çatışmadan, ayrışmadan, bölünmeden yana değiliz. Biz, Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerinden taviz vermeyiz, verdirmeyiz. Biz, bu milleti böldürmeyiz.

Değerli arkadaşlarım,

Bizim için milletimiz kutsaldır.  Millet, dertte, tasada birlikte ağlayanlardır. Sevinci, mutluluğu birlikte yaşayanlardır. Aynı tezgâhın başında birlikte ter döken, bir dilim ekmeği paylaşanlardır. Millet, Soma’da şehit verdiklerimiz için gözyaşı dökenlerdir. Yüreği sızlayanlardır. Yaraları sarmak için el ele verenlerdir. İşte millet budur. Madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde, tüm iş kazalarında kaybettiklerimizin acıları hala yüreğimizde. Bu vesileyle, onlara bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. İçimizdeki iyilik anlayışıyla, adaletle, ahlakla, yardımseverlik, dayanışma ve hoşgörü duygularıyla sizleri bir kez daha selamlıyorum. Hepimiz için daha yaşanası, iyiliklerle, güzelliklerle dolu bir dünyada, barış içinde, kardeşçe bir yaşam diliyorum. Genel Kurulumuza tekrar hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Sayın Bakanım, Değerli konuklar,

Önümüzdeki Pazar günü, ülkemiz tarihi açısından bir ilki yaşayacağız. İlk kez sandığa gidip, cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Her vatandaşımız, özgür iradesiyle tercihini yapacak, dilediği adaya oyunu verecek. Bizim beklentimiz, kim seçilirse seçilsin, seçilecek kişinin herkesin cumhurbaşkanı olmasıdır. Bölgemizde insanlığın ayaklar altına alındığı, halkların birbirini kırdığı böylesi bir dönemde, her düşünceden, inançtan insanımız arasında uyumu, barışı ve kardeşliği tesis eden bir cumhurbaşkanı olmasıdır. Toplumumuzun tüm kesimlerini kucaklayan. Ülkemizi her alanda en iyi şekilde temsil edecek, ülkemizin huzuru ve istikrarının devamını sağlayacak bir Cumhurbaşkanımız olmasını istiyoruz. Bu seçimin ülkemiz ve halkımız için hayırlı olmasını diliyoruz.

Değerli arkadaşlarım,

Sayın Bakanımız Faruk Çelik buradalar. Yoğun gündemine rağmen bizi kırmadılar, bugün bizlerle oldular. Kendilerine teşekkür ediyorum. Sayın Çelik, sendikal yaşamla doğrudan ilgili değerli bir bakanımızdır, bir siyasetçidir. Sayın Bakanımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu günden bu yana, çalışma hayatının çözüm bekleyen sorunlarına samimiyetle yaklaştı. İşçi ile işveren arasında bir duvar değil adeta bir köprü olmak için çaba gösterdi. Hangi renkten olursa olsun, sendikal hayatın tüm aktörlerine eşit mesafede durdu. Sorunları çözmeye yönelik çaba gösterdi. Sayın Çelik, bu nitelikleriyle, bizce çalışanların dostudur. Aynı zamanda Koop-İş’in de dostudur. Emeğe ve emekçiye yaklaşımından dolayı huzurlarınızda kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımızın burada olmasını, çalışma yaşamında karşımıza çıkan sorunları anlatmamız için bir fırsat olarak görüyorum. Sayın Bakanımızın da sorunlarımızı dinleyeceklerine, bizlerle tartışıp konuşacaklarına ve sorunların çözümüne katkı vereceklerine inanıyorum.

Değerli Arkadaşlarım,

Biliyorsunuz, sendikaların üç temel işlevi vardır. Birincisi, işçileri örgütlemek. İkincisi, onlar adına, toplu sözleşme bağıtlamak. Üçüncüsü de sorunların çözümü için baskı grubu olmak.  Ancak değerli Bakanım en önemli sorunu, örgütlenme alanında yaşıyoruz. Yalnızca bugün değil, bu sorun 70’li yıllardan bu yana devam ediyor. O tarihlerdeki yayınlarımıza, dergilerimize bakıyoruz, Aynı sorunlarla karşılaşıyoruz. Çağ değişiyor, her şey gelişiyor. Ancak bu ülkede sendikalaşma kültürü bir türlü gelişmiyor, örgütlenme bilinci oluşmuyor. Ülkemizde işçileri sendikalara üye yapmak, onları işsiz bırakmakla neredeyse aynı anlama geliyor. Yalnızca son birkaç yılda sendikaya üye oldukları için binlerce işçimiz işten atıldı. Bunu anlamak, kabul etmek mümkün değil. İşverenlerimizin bir kısmı, ne yazık ki, sendikaları düşman gibi görüyorlar. İşyerlerine sendika sokmamak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Ve ne yazık ki devletimiz buna karşı seyirci kalmaktadır. İşin bir diğer acı tarafı da, sendikalarımız buna direndiğinde karşılarında devletimizin polisini, jandarmasını buluyorlar. Kusura bakmayın ama böyle sendikacılık yapılamaz. İşçi hak ve özgürlükleri böyle savunulamaz. Bu çarpık sendikal anlayışı mutlaka değiştirmeliyiz. Biz sendikalar, özel sektörde örgütlenemiyoruz. Örgütsüz işyerlerine giremiyoruz. Ondan sonra da birbirimizin örgütlü işyerlerine göz dikiyoruz. Sendikal rekabeti çirkinleştiriyoruz. Böyle bir sendikacılığın ne işçilerimize ne de ülkemize faydası olur. Bakınız; yabancı sermayeli kuruluşlar ülkemizde yatırım yapıyorlar. O kuruluşların başka ülkelerdeki işyerlerinde sendika var. Bizim ülkemizde işyerine sendika sokmuyorlar. Demokrasiyi ve işçi haklarını dillerinden düşürmeyen batılı işverenler, sıra Türk işçisinin örgütlenmesine geldiğinde tavır değiştiriyorlar. Neden? Çünkü bu ülkeyi bir ucuz işçi cenneti olarak görüyorlar. Bizim insanımızı köle gibi görüyorlar. Dünyanın diğer ülkelerindeki işçiler için var olan bir hakkı bizim işçimize tanımak istemiyorlar. Oysa Türk işçisi, ekonomik, sendikal ve sosyal haklara en az batılı işçiler kadar layıktır. Bu işverenlerin, çalışanlarımıza karşı yaklaşımlarını şiddetle kınıyorum. Ancak tüm baskılara rağmen örgütlenme çalışmalarımız hızla devam ediyor. İnanıyorum ki, en kısa sürede IKEA başta olmak üzere diğer marketlerde örgütlenmemizi tamamlayacağız, yetkiyi alacağız. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda hukuki mücadelemizi sonuçlandırıp toplu iş sözleşmemizi en kısa zamanda imzalayacağız.

Sayın Bakanım,

Sizden örgütlenme konusunda yaşadıklarımıza ve sendikal nedenle işten atılmalara karşı kalıcı ve kökten bir çare bulmanızı istiyoruz. Bunu en kısa zamanda bekliyoruz. Ancak sorunumuz yalnızca örgütlenme değil. Başka sorunlarımız da var. Ülkemizde ne yazık ki işçi hak ve özgürlükleri hep tartışma konusu. Uzun yıllar verilen uğraşlar sonucunda elde edilmiş bu hakları ortadan kaldırmaya yeminli bir lobi var bu ülkede. Kendi kontrollerindeki medyanın da desteğiyle hep işçi haklarına vuruyorlar. Kıdem tazminatı kalksın. İşçi kiralama gelsin. Taşeron sistemi yaygınlaşsın. Hep bizden gidiyor. Hep bizim haklarımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Bunu kabul etmiyoruz. Etmeyeceğiz. Burada huzurunuzda ifade ediyorum. Biz buna karşı meşru ve demokratik tavrımızı ortaya koyacağız. Sonuna kadar direneceğiz. Asla ödün vermeyeceğiz.

Arkadaşlarım,

TÜRK-İŞ’in ve onun sarsılmaz bir parçası olan Koop-İş’in mücadelesi bununla bitmeyecek. Adaletli bir vergi sistemi için. İşsizliğin, kayıt dışı çalıştırmanın çözümü için. Taşeron sisteminin kölelik düzenine dönüşmesine karşı çıkmak için. Sendikal hak ve özgürlüklerin, özellikle de örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için. Bir baskı grubu olarak, ne gerekiyorsa onu yapacağız. Sonuna kadar direneceğiz, mücadele edeceğiz. TÜRK-İŞ’imizin Sayın Genel Başkanı, değerli ağabeyimiz Ergün Atalay’ın öncülüğünde, Yönetim Kurulunda birlikte çalıştığım değerli arkadaşlarımla, ve TÜRK-İŞ’e bağlı kardeş sendikalarımızla birlikte bu ülkede emeğiyle geçinenlerin sorunlarına kalıcı çözümler bulana kadar mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.

Değerli konuklar,

Şubelerimizin değerli yöneticileri,

Değerli delege arkadaşlarım,

Herkesin bir hayali vardır. Kiminin büyük kiminin küçük. Bizim de hayallerimiz  ve umutlarımız var. Biz elde ettikleriyle yetinen. Kendi içine kapalı. “Küçük olsun benim olsun” anlayışında bir sendika değiliz. Hep söylüyoruz. Değişimden,  gelişimden yanayız. Çünkü biliyoruz ki  21. yüzyılın cahilleri, okuma-yazma bilmeyenler değildir. Okumayanlar, öğrenmeyenler, değişime, gelişime kapalı olanlardır. Ceplerinde diplomaları, isimlerinin başında unvanları da olsa, yaşamın dinamiklerine uygun davranmayanlar, kendilerini yenilemeyenlerdir. Heyecanını yitirenlerdir. Biz bugün sizlerin karşısında, sözlü sınavında tahtaya kalkmış bir öğrenci gibiysek, heyecanımızı, coşkumuzu, umutlarımızı hiç yitirmiyorsak, bütün bunları kendimize ilke edindiğimiz içindir. İşte bugün yine aynı heyecanla, aynı coşkuyla Genel Kurul’da karşınızdayız. Sizlerle 18 şubemizin genel kurulunu yaptık. Hepiniz oradaydınız. O nedenle sizlere, son dört yılda, özellikle son bir yılda yaşadıklarımızı tekrar anlatmayacağım. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı örgütlenmesinde yaşadıklarımıza yeniden değinmeyeceğim. Hepiniz biliyorsunuz. Dört yıl önce yine bu salonda size ne söz verdiysek, Sözümüzü tutmanın mutluluğuyla, onuruyla karşınızdayız. Yaptıklarımızın tamamı, elinizde olan çalışma raporunda ayrıntılı olarak yazıyor. Ben, sizlere rapordakilerden değil, kalbimdekilerden söz edeceğim.

Değerli Dostlarım,

Bu süreçte neler yaşamadık ki! Koop-İş Sendikası’nın büyümesini, güçlenmesini istemeyenler ellerinden geleni yaptılar. Çiçeklerimizi kopardılar, dallarımızı kırdılar. Ama baharın gelmesini engelleyemediler. İşte güneş yine açtı. Bahar geldi. Bahar Koop-İş’e geldi Koop-İş’e. Koop-İş’i baraj altında bırakmak isteyenler. İşkolunu bölmek, parçalamak isteyenler hüsrana uğradı. Biz baharı yaşarken, onlar fırtınaya tutuldu, fırtınaya.

Değerli arkadaşlarım,

Biz bu süreçte büyük başarılar elde ettik. Bunu sadece biz Genel Merkez yöneticileri değil. Hepiniz, sizler başardınız. Ancak değerli dostlarım. Sizler yalnızca Koop-İş’i büyütmekle kalmadınız. Başka şeyler de yaptınız. Bakınız ülkemizde son otuz yıldır sendikalar, sendikacılar karalanmaya, küçük düşürülmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Sendikacılık, bastırılmaya, etkisizleştirilmeye, sindirilmeye çalışılıyor. Bu ülkede bir kısım insanlar sendikaları, sendikacıları karalamakla meşgul. Toplum, sendika fikrinden uzaklaştırılıyor. “Sendikalar bitti, tükendi” anlayışı yaygın. Bütün bunlara rağmen sizler bu başarılarınızla bunun tersini kanıtladınız. Türk sendikacılığına yeni bir heyecan kattınız, umut oldunuz. Bugün eğer sendikacılığın geleceği ile ilgili umutlarımız yeniden yeşeriyorsa. Bunda Koop-İş’in ve Koop-İş üyelerinin payı vardır. Sizlere şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca bu zorlu süreçte bizden desteklerini esirgemeyen Milletvekillerimize, kardeş sendikalarımıza ve tüm Koop-İş dostlarına da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. 

Değerli delege arkadaşlarım,

Daha dün Ankara Kızılay’da apartman dairesinde küçük bir sendika olan Koop-İş, bugün Türkiye işçi hareketinin kalbinde yer alıyor.  Koop-İş artık TÜRK-İŞ’te, sendikal hareketin amiral gemisinde. Bunu başaran Eyüp Alemdar değildir.  Sizlersiniz. Sizlerin örgütlü gücü, emeği, mücadelesidir. Bunun için de sizlere teşekkür ediyorum.

Arkadaşlarım,

Adımızın başındaki unvanların, makamların, mevkilerin hiçbir önemi yok. Bunların hepsi bir gün geçer, geriye sadece yaptıklarımız, başardıklarımız kalır. Şairin dediği gibi, “Baki kalan bu kubbede hoş bir sedadır” Bizim için en büyük onur sizleri, üyelerimizi, ailesiyle, çocuklarıyla mutlu, huzurlu görmektir. Hep birlikte mücadele ederek elde edilmiş bir başarıdan, hak ederek, namusumuzla kazanılmış bir ekmeği bölüşmekten haklı bir davayı kazanmış olmanın gururunu yaşamaktan üyelerimizin sofrasına bir dilim daha ekmek koymanın verdiği hazdan Bize, “Allah razı olsun” diyen kardeşlerimizin gözlerindeki sevinci görmekten başka bir amacımız, hedefimiz yoktur. Bunlar, bir gün bu makamları başkalarına bıraktığımızda, göğsümüze takacağımız onur madalyasıdır. Çocuklarımıza bırakacağımız en kıymetli mirastır. Bize destek verdiğiniz, bu haklı onuru bize yaşattığınız için sizlere tekrar teşekkür ediyorum. Ancak arkadaşlarım elde ettiğimiz bu başarılar bizim için bir sonuç değildir. Aksine yeni başlangıçların, yeni umutların, hedeflerin habercisidir. Bundan sonra durmak yok, elde ettiklerimizle yetinmek, yerimizde saymak yok. Artık yeni denizlere yelken açmak. Arkamıza aldığımız bu rüzgarın gücüyle daha iyiye, güzele ilerlemek için hazırız. Siz de hazır mısınız,  var mısınız? Biz de varız değerli arkadaşlarım, biz de varız.  Daha güçlü bir Koop-İş için hep   birlikte hazırız. Bakınız; Göreve geldiğimizde, hedefimiz tüm şube başkanlarımızın profesyonel kadroda çalışmasıydı.  Şimdi bu hedefi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Şubelerimiz, artık büyük çoğunluğu kendi malımız olan binalarda sizlere daha iyi hizmet etmek için. Daha çok zaman ayırmak için görevlerinin başındalar. Temel hedefimiz, Koop-İş’in bayrağını ülkemizin dört bir yanında şanla, şerefle dalgalandırmaktır. Koop-İş, ülkemiz sendikal hareketi için örnek ve yol gösterici olacaktır. Bu arada belirtmek isterim ki, Allah nasip ederse, Koop-İş’in üyelerine yakışır bir sosyal tesisi, önümüzdeki çalışma döneminde camiamıza inşallah kazandıracağız. Bunu da bu genel kurulumuzun temel hedeflerinden biri olarak size müjdelemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım,

Bundan 11 yıl önce sizlerle beraber yola çıktığımızda, bizi zor bir mücadelenin beklediğini, ama umudumuzu korumamız gerektiğini söylemiştim. Birliğimize ve bütünlüğümüze sahip çıktık, beraber uzun bir yol yürüdük. Sendikamızın değişim ve dönüşümünün öncüleri olduk. Birlikte çalıştık birlikte başardık. Yaptığımız her şeyi sizlerden aldığımız güçle, destekle yaptık. Elde ettiğimiz başarının tamamı sizlerin, Yönetim Kurulumuzun ve Başkanlar Kurulumuzundur. Sizlerle gurur duyuyorum. Sizlerin genel başkanı olmaktan, birlikte omuz omuza çalışmaktan büyük bir onur duyuyorum. 

Değerli Arkadaşlarım,

Bundan sonra örgütlenme atağımız aynı şekilde devam edecek. Ancak üyelerimizin eğitime de büyük önem vereceğiz. Koop-İş, eğitime hatta ülkemiz eğitimine de önem veren bir sendikadır. Bu konuda Sendikamıza ne görev düşerse, maddi manevi her türlü katkıyı vermeye hazırız. Önümüzdeki dönem bizim için eğitim dönemi olacaktır. Ülkemizin en ücra köşesindeki üyemize kadar ulaşacağız. Daha önce sözünü ettiğim temel sorunlarımızla ilgili sendikal hareketin dünü, bugünü ve geleceği örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması işçiler için en büyük adaletsizliklerden biri olan vergi adaletsizliği ile ilgili Bu sorunların çözümü ve yol haritası belirlemek için konferanslar, seminerler düzenleyeceğiz. Her yıl bir konferans yapıp, sizlerin sorunlarına, sorularına ortak cevaplar arayacağız. Yalnızca şikâyet eden değil, çözüm üreten bir sendika olacağız. Konuşarak, tartışarak, dertleşerek birbirine kenetlenmiş bir örgütsel yapı içinde kardeşçe çalışacağız. Örgütlü olduğumuz işkolunun sorunlarına da eğileceğiz. Sendikamızın ilk kurulduğu işyeri olan Tarım Kredi Kooperatifleri başta olmak üzere tüm birliklerde çalışanlar sendikamız üyesidir. Onların sorunları için de, Ülkemiz tarımının gelişimi için de düşüncelerimizi söyleyeceğiz, politika üretilmesine katkıda bulunacağız. Disiplinimizi bozmadan, Birliğimizi ve bütünlüğümüzü koruyarak hedeflerimize yürüyeceğiz. Önümüzdeki dönem bizim için, elde ettiğimiz bu başarıları taçlandırma dönemi olacaktır. Koop-İş üyeleri, sendikamızın rozetini yakalarına onurla takacaklar  “Ben Koop-İş üyesiyim” demekten gurur duyacaklar.

Değerli arkadaşlarım,

Bu Ağustos sıcağında sizleri daha fazla yormak istemiyorum. Bu genel kurulumuz, Koop-İş’in 50. kuruluş yıldönümüne denk geldi. Koop-İş 50 yıl önce, 2 Ağustos 1964 günü 48 Tarım Kredi Kooperatifi çalışanı tarafından kuruldu. Kurumları kurmak kadar onları yaşatmak ve bunu kuşaklar boyunca sürdürmek de çok önemlidir. Bu zor ve meşakkatli günlerde, Koop-İş Sendikası’nı kuranlara, yaşatanlara, bizlere emanet edenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Biz bugünlere onlar sayesinde geldik. Aramızdan ayrılanlara Allah’tan rahmet, yaşayanlara sağlıklı uzun ömür diliyoruz. Bu genel kurulumuz vesilesiyle hazırladığımız tarihçeyi okurken, insan gerçekten inanamıyor. Nereden nereye gelmişiz. Neler yaşamış, ne badireler atlatmışız. Bugün çok farklı yerlerdeyiz. Binalarımız, araç gerecimiz, teknolojik imkanlarımız, her şeyimiz var. Ancak asıl ihtiyacımız olan Bundan 50 yıl önce Koop-İş’i kuranların sahip olduklarıdır. İnançtır, kararlılıktır, fedakârlıktır, azimdir, birliğimiz, bütünlüğümüzdür. Kimse tek başına bir güç değildir. Gücü birbirimizden alırız, zincirin halkaları gibi birbirimize iletiriz. Asıl olan, yağan yağmurda aynı şemsiyenin altında hep birlikte durabilmektir. Şemsiyeyi büyütmek, daha çok kişiyi yağmurdan koruyabilmektir. Bunun için örgütlenmeye ihtiyacımız var. Büyümeye ihtiyacımız var. Unutmayın. Örgütlenmek özgürlüktür. Yeni bir doğumdur. Her gün, her an yeniden doğmaktır. Bu Genel Kurulda oluşacak yeni yönetim kurulumuzla üstleneceğimiz bu büyük emanetin hakkını vermek için, Koop-İş Sendikası’nın gücüne güç katmak için, Koop-İş topluluğuna ve ülkemize layık olabilmek için, Çok çalışmalı, kendimizi yenilemeli ve bilgiyle donatmalıyız.  Gece gündüz demeden bütün gücümüzle çalışmaya devam etmeliyiz. Bunun için inadına örgütleneceğiz, inadına büyüyeceğiz.  İnadına güçleneceğiz. Haklarımıza sahip çıkacağız. Haklarımızı korumak ve geliştirmek için mücadele edeceğiz. Bunları sizlerle birlikte yapacağız. Sizlerden aldığımız güçle yapacağız. Koop-İş’in ilkelerinden, kültüründen taviz vermeden disiplinimizi bozmadan Türk sendikal hareketine yeni bir heyecan katacağız. Artık sendikal harekette yeni şeyler söylemek lazım. Artık yeni hedeflere uçmak, yeni amaçlara konmak lazım. Evet, artık dünde olanı bırakmak geleceğe bakmak lazım. İşte biz de bunu yapacağız. Değişeceğiz, gelişeceğiz. Ama özümüzden kopmadan, yozlaşmadan, şımarmadan. İnançlarımızdan, ideallerimizden taviz vermeden. Sorumluluklarımızı unutmadan. Heyecanımızı, hayallerimizi yitirmeden Hep birlikte olacağız Beraber olacağız. Güçlü olacağız. Yaşasın Sendikamız. Yaşasın KOOP-İŞ ailesi.

Bu duygularla Genel Kurulumuza başarılar diliyorum.

Bu vesileyle herkesin geçmiş Ramazan Bayramını kutluyorum.

Sizleri saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.

Haber tarihi: 08/08/2014 Görüntülenme: 6885
Son 10 haber
   
KOOP-İŞ Sendikası | Özveren Caddesi No:6, 06570, Maltepe/ANKARA, Tel: 0.312.229 44 80, 0.312.230 08 55, Faks: 0.312.229 58 36, [email protected]
İşbu sitenin tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki resimler, yazılar kaynak gösterilmek kaydı ile kullanılabilir. © KOOP-İŞ    |    E-Posta Servisi
Web Tasarım