Alemdar: “Bir toplumda adaletsizlik, haksızlık, eşitsizlik varsa, sakatlık toplumun üyelerinde değil, kendisindedir. Toplumun bir kesimi, fiziksel engelinden dolayı hayat mücadelesinde dışlanıyor, yalnız bırakılıyorsa, o hayatta adaletten, eşitlikten söz edilemez. Bizim mücadelemiz adaletsizliğe ve haksızlığa karşıdır.”
3 Aralık gününün Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Engelliler Günü olarak saptanması nedeniyle, Sendikamızın Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye Engelsiz Yaşam ve Sosyal Hizmet Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği “Çalışma Hayatında Engellilerin Sorunları” konulu toplantı, 2 Aralık 2016 günü TÜRK-İŞ Genel Merkezi Konferans Salonu’nda yapıldı.
Toplantının açılışında, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Dr. M. Selim Bağlı, TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Eyüp alemdar ve Türkiye Engelsiz Yaşam ve Sosyal Hizmet Vakfı Başkanı Salih kılıç birer konuşma yaptılar.
Genel Başkanımız Eyüp Alemdar yaptığı konuşmada, bu yıl konunun biraz daha içinde olmak, toplumsal açıdan son derece önem taşıyan bu konuda bilinç yaratılmasına katkıda bulunmak için bu toplantıyı düzenleme kararı aldıklarını belirtti.
Alemdar, Türkiye’de toplam nüfusun %12’den fazlasının engelli vatandaşlarımızdan oluştuğunu, dünyada her yüz kişiden 15’inin engelli olduğunu belirti. Alemdar, bu toplantılara, yapılan etkinliklere, mesajlara, söylemlere rağmen engellilerin ulaşımdan istihdama, eğitime ve hayatın diğer birçok alanında karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için çaba gösterdiklerini belirtti. Engellilerin çoğu zaman asıl mücadeleyi engeli yaratan bilinçler karşısında vermek zorunda kaldıklarını, bu nedenle de, engellilerin temel sorunlarının çözümsüz kaldığını söyledi.
Alemdar konuşmasında şu görüşleri dile getirdi:
“Ülkemizde engelleri aşma, eve kapatılan engellilere ulaşma, toplumsal hayattaki engelleri ortadan kaldırma gibi konularda yapılan çok sayıda yasal ve fiziki düzenleme var. Son yıllarda, bugüne kadar olduğundan çok daha fazla çalışmalar yapıldığı da bir gerçek. Ancak engelli olarak hayatını sürdürenlerin asıl beklentisi, engellerini tümüyle ortadan kaldıracak bir mucize değil. Asıl beklenti, toplumsal yaşamda onlarla ilgili anlayışın değişmesi. Zihinlerdeki engellerin ortadan kalkması.
Hepimizin toplumsal bir empatiye ihtiyacımız var.
Çünkü, kendileriyle sohbet imkanı bulduğum tüm engelli arkadaşlarımız, toplum içinde sürekli kendilerini anlatmaktan rahatsızlık duyuyorlar. Engelli bireyler kendi engellerini anlatmadan önce, sosyalleşmek, engellerine bakılmaksızın herkes gibi sosyal yaşamda yerlerini almak istiyorlar. Toplumun diğer vatandaşları gibi yaşamak, psikolojik açıdan kendilerini rahat hissetmek istiyorlar. Bu nedenle toplumun engelli bireylere karşı daha bilinçli ve düşünceli yaklaşmak gibi bir görevi var. Herkesin, engelli bir kişi ile ilk karşılaştığında onun engeline, özeline ve kutsalına dokunmamak konusunda hassas olması gerekiyor. Onların kırılgan alanına girmemesi, öncelikle pozitif yönler üzerinden iletişim kurmaları gerekiyor.
Engelli vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için, öncelikle, herkesin doğuştan sahip oldukları hakları özgürce kullanabilmeleri ve hiçbir ayrım gözetmeksizin ülkemizin imkanlarından eşit şekilde yararlanabilmeleri gerekiyor. Çünkü engelli vatandaşlarımızın toplumsal yaşamda etkin bir şekilde yer alabilmesi, fırsat eşitliğinden yararlanması ve hiçbir ayrımcılığa uğramadan haklarının korunması onların geleceğe güvenle bakmalarının temel şartıdır.
Anayasamızda yer alan sosyal devlet ilkesi gereğince topluma sunulan tüm hizmetlerin engelli yurttaşlarımıza da eşit ve erişilebilir bir şekilde sunulması, onların toplumsal yaşama katılması için gereken önlemlerin alınması ve hayatın her alanında desteklenmesi bir zorunluluktur.
Engellilerimize daha yaşanır bir dünya oluşturmak için sokakta, toplu taşıma araçlarında, hastanelerde, tezgahları başında engellerin olmadığı bir ortam meydana getirmek en öncelikli hedefimiz olmalıdır.
Bilinmelidir ki, engellilerin yaşadıkları sorunlar sadece kendilerinin değil, ailelerinin, çevrenin, toplumun, kısacası tüm insanların ortak sorunudur. Engelli kardeşlerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırmak, onların toplumla daha da bütünleşmelerini sağlamak, geleceğe umutla bakan bireyler olarak onların da toplumsal sorumluluk almalarını mümkün kılmak, dayanışma ve yardımlaşma duygularımızın güçlenmesini de beraberinde getirecektir.
Burada izlediğimiz kısa filmde de gördüğümüz gibi, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen spordan sanata, edebiyattan siyasete, eğitimden çalışma hayatına kadar her alanda önemli başarılara imza atan engelli vatandaşlarımızın verdikleri mücadele gerçekten çok önemlidir ve herkesçe takdir edilmektedir. Bu salonda olan birçok değerli arkadaşımız gibi, çalışma hayatında tüm zorluklara rağmen varlık mücadelesi veren engellilerimiz, bizim sendikalarımızın üyesidir. Bazıları sendikal mücadelede aktif görevler almakta, sendikal alanın her aşamasında bizlerle yan yana, omuz omuza olmaktadır.
Bizler de sendikalar olarak, bu yaşam mücadelelerinde onların yanında yer almak, onları desteklemek, uğrayacakları herhangi bir ayrımcılığa karşı duyarlı olmak için her alanda mücadele veriyoruz. Dileğimiz, tüm dünyada eğitim, istihdam ve sosyal hayatta engellilere yönelik ayrımcılıkların ortadan kalkması, toplumda eşit bireyler olarak kabul edilmeleridir. Engellileri bakıma muhtaç insanlar olarak gören anlayış yerine onları hayatın içine katan bir anlayışın hakim olmasıdır.
Bir ülke ancak tüm yurttaşları özgür ve üretkense güçlüdür. Engellilerin önündeki tüm yasal ve zihinsel engellerin yıkılması, ülkemizin daha güçlü bir şekilde hedeflerine yürümesi için de bir zorunluluktur. Engellilerin önündeki engelleri yıkmak, Türkiye’nin önündeki engelleri aşmanın temel yoludur.
3 Aralık gününün yalnızca bir etkinlik günü olmasının ötesinde, engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının “tam ve diğer insanlara eşit ölçüde” sağlanması İçin çalışılması gereken bir gün olarak kabul edilmesi bizim için hayati önemdedir.
Değerli dostlarım, sizi görmeyenler ya da görmezden gelenler, sizlerin aslında neleri başarabileceğinizi de göremiyorlar. Topluma nasıl katkı yapacağınızı, fırsat verildiğinde, neleri başaracağınızı da göremiyorlar. Bu nedenle, asıl engelli sizler değil, sizleri görmezden gelenlerdir.
Eğer bir toplumda adaletsizlik, haksızlık, eşitsizlik varsa, sakatlık toplumun üyelerinde değil, kendisindedir. Eğer toplumun bir kesimi, fiziksel engelinden dolayı hayat mücadelesinde dışlanıyor, yalnız bırakılıyorsa, o hayatta adaletten söz edilemez. Eşitlikten söz edilemez. Bizim mücadelemiz işte bu adaletsizliğe, haksızlığa karşıdır. Sizin için, sizlerle birlikte vermemiz gereken mücadele bu olmalıdır.”
Açılış konuşmalarının ardından iki oturum yapıldı. “Çalışma Hayatında Engellilerin Sorunları” başlıklı ilk oturumu Sosyal Güvenlik Uzmanı ve SGK Eski Daire Başkanı İlhan İşman yönetti. Bu oturumda konuşan AÜ Sağlık Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Elif Gökçearslan Çifçi, Engelliler Konfederasyonu Başkanı Av. Turan İçli, Sağlık Hizmetleri Sendikası Genel Sekreteri Ayşe SARI ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Yılmaz Akkoyun, çalışma hayatında engellilerin karşılaştıkları sorunlar ve bunların çözülmesi için yapılması gerekenler üzerinde durdular.
Toplantının “Engelliler Sorunlarını Tartışıyor” başlıklı son oturumunda konuşmacı olarak engelli çalışanlar yer aldı. Sendikamız Genel Teşkilatlanma Sekreteri Osman Aksoy’un yönettiği oturumda, Koop-İş Sendikası işyeri Temsilcisi Tuncay Yemenoğlu, Sendikamız üyesi Abdullah Aksoy ve engelli kamu çalışanları Arzu Taşçı ve Ömer Akyapım katıldı. Konuşmacılar, engelli bireyler olarak toplamsal yaşamda ve iş yaşamında karşılaştıkları sorunları dile getirdiler.
TÜM FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
Koop-İş Sendikası
Basın Bürosu