Alemdar: “Terörle mücadelede, Emniyet güçlerimizle beraber, onlarla omuz omuza, bu alçakça saldırılara göğüs geren, üyelerimizin cesareti ve azmi vardır. 15 Temmuz’da, o karanlık gecede mesai yapan, görevlerinin başından ayrılmayan, halkımızın, polisimizin üzerine kurşun sıkan o hainlere karşı koyan üyelerimiz var. Onlara şükran borçluyuz”
Sendikamız ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında imzalanacak yeni dönem toplu iş sözleşmesi taslak toplantısı ve eğitim semineri, 09-12 Şubat 2016 tarihleri arasında Ankara’da düzenlendi. Toplantıda Şube Başkanlarımız ve ülkemizin dört bir tarafından gelen Emniyet Genel Müdürlüğü temsilcilerimiz, Genel Başkanımız Eyüp Alemdar, Genel Yönetim Kurulumuz ile bir araya gelerek toplu sözleşme sürecinde izlenecek yol haritası üzerinde görüş alış verişinde bulundu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Genel Başkanımız Eyüp Alemdar, örgütlenme çalışmaları, eğitim faaliyetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü yeni dönem toplu iş sözleşmesi hakkında düşüncelerini belirtti. Genel Başkanımız son dönemde yaşanan terör olayları ve bu olaylar karşısında dimdik ayakta duran emniyet çalışanlarımıza, üyelerimize teşekkür ederken, hain saldırılarda hayatını kaybeden şehitlerimiz için Allah’tan Rahmet diledi. Yeni dönem toplu iş sözleşmesinin Kurumda yaşanan bazı sıkıntıları çözmesi temennisinde de bulunan Alemdar, şunları söyledi:
“Bugün, Emniyet Genel Müdürlüğü toplu iş sözleşmesi öncesinde, sözleşme taslağını birlikte hazırlamak, sorunlarımızı tartışmak, umutlarımızı, hedeflerimizi konuşmak için bir aradayız. Her geçen gün güçlenen, büyüyen, sendikacılık hareketinde bir marka olan, bu büyük aile içinde, sizlerle birlikte olmak bizlere güç veriyor. bu topantılarda, aile olmanın sıcaklığını, birlikte olmanın gücünü yaşıyoruz. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak için, mücadele azmimizi geliştiriyoruz. Hepiniz hoş geldiniz. İyi ki geldiniz… İyi ki sizlerleyiz… Sizleri şahsım ve Koop-İş topluluğu adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sizler, ülkemizin en önemli kurumlarından biri olan, Emniyet teşkilatımızın sivil personelisiniz. Emniyet teşkilatımız, ülkemizi bölmek, parçalamak isteyen, alçakça terörün en önemli hedeflerinden biridir. Son olarak, İzmir’deki hain terör saldırısında, kendisini kurşunlara siper eden, kahraman şehidimiz Fethi Sekin kardeşimiz gibi, nice şehitler veren, nice kahramanlar barındıran, bu teşkilatımızla, ne kadar övünsek azdır. Bu vesileyle, ülkemizin birliği ve bütünlüğü için, şehit düşen tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ülkemize ve ailelerine sabırlar diliyorum.
Ülkemiz, 15 Temmuz’da, Türk Silahlı Kevvetlerimiz içinde yuvalanmış, hain bir örgütün, darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Bu hain FETÖ terör örgütünün üyeleri, halkımızın vergisiyle alınan silahlarla, bu girişime karşı koyan milletimizin üzerine kurşun sıktılar. 21. yüzyılda, tankla, tüfekle bu ülkeyi ele geçireceklerini, bu asil milleti esir alacaklarını sandılar. Ancak bu millet, o tankların, tüfeklerin üzerine yürüdü, O hainlere hak ettikleri dersi verdi. Artık onlar, hak ettikleri cezayı, yüce adaletin karşısında alacaklar. Yalnızca bölücü terörle değil, her türlü terörle, darbe girişimleriyle de, kahramanca mücadele eden Emniyet teşkilatımız, o gece de işinin başındaydı. 15 Temmuz’daki alçakça girişim başarılı olamadıysa, bunda yiğit Türk milletinin kahramanca direnişinin yanında, Emniyet teşkilatımızın da direnci ve mücadelesi vardır. Bu mücadelede, Emniyet güçlerimizle beraber, onlarla omuz omuza, bu alçakça saldırılara göğüs geren, siz değerli üyelerimizin cesareti ve azmi vardır. Bizler çok iyi biliyoruz ki, 15 Temmuz’da, o karanlık gecede mesai yapan, görevlerinin başından ayrılmayan, halkımızın, polisimizin üzerine kurşun sıkan, o hainlere karşı koyan üyelerimiz var. 2015 yılının Kasım ayında, Cizre’de meydana gelen terör saldırısında üyemiz Sabri Oğlak’ı, ne yazık ki, şehit verdik. Ağustos ayında Elazığ Emniyet Müdürlüğünde meydana gelen patlamada, üyelerimiz Halit Ateş ve Mehmet Aydınalp gazi oldu. Onlar, Koop-İş’in tarihine geçtiler. Onların şahsında, hepinize şükran borçluyuz. Şahsınızda tüm üyelerimize sevgilerimizi, saygılarımızı sunuyorum.
Şöyle bir etrafımıza bakın, Irak’a, Suriye’ye, daha nicelerine iyi bakın. Dünyanın egemenlerinin, kendi çıkarları için karıştırdıkları, insanları ırk ve mezhep kavgasına soktukları o ülkeler ne haldeler... Bir bakın... Aynı dinden, aynı inançtan insanlar, birbirlerini boğazlıyor, aileler dağılıyor, insanlar yurtlarından, evlerinden sürülüyor. Neden oluyor bütün bunlar biliyor musunuz? Dünyanın egemenleri kendi ülkelerinde mutlu olsunlar diye... Daha zengin olsunlar, refah içinde yaşasınlar diye... Daha çok silah satsınlar, karlarına kar katsınlar diye... Bütün o kan, gözyaşı bunun için... İşte bizim ülkemizde oynanan oyun da budur. Yapılmak istenen, bizi birbirimize düşürmek, kardeşi kardeşe kırdırmak, istikrarsız, güçsüz, kendi iç sorunlarıyla boğuşan bir ülke yaratmaktır. Oysa, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin birbiriyle sorunu yoktur, olamaz. Herkesin demokratik hakları, İnançları, kimlikleri, kültürleri, herkes için kutsaldır. O nedenle, bir kez daha söylemek istiyorum, bunları iyi görelim, iyi anlayalım. Biz, artık bu kahredici terör bitsin istiyoruz. Özgürlük için, bağımsızlık için her etnik unsurdan oluşan bir milletin kanlarıyla sulanmış bu topraklarda, artık bu kan dursun istiyoruz. Ülkemize huzur gelsin, kardeşlik yeniden başlasın, ülkemiz birlik ve beraberlik içinde olsun istiyoruz. Son dönemde zor günlerden geçiyoruz. Olağanüstü koşulları yaşıyoruz. Ancak, bütün bunlar bizleri umutsuzluğa, karamsarlığa sevk etmemeli. Benim bu ülkeye, bu millete olan inancım hiç bitmiyor, bitmeyecek. Bu günler elbette bir gün geçecek, ülkemizde herkesin mutlu ve refah içinde yaşadığı, terörün, acının sona erdiği o güzel günler, bir gün gelecek. Buna yürekten inanıyorum, sizlerin de inanmasını istiyorum.
Yaşadığımız dünyaya baktığımızda, tüm dünyada uygulanan sosyoekonomik politikalarla, kiralık işçilikle, özel istihdam bürolarıyla, taşeronlukla emeği ile geçinenler üzerinde ağır bir baskı uygulanmak isteniyor. Bu politikalar yalnızca ülkemizde de değil, sosyal haklar bakımından gelişmiş Avrupa ülkelerinde bile uygulanıyor. Her yerde ortaya çıkan sonuç aynı, insanlar esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma koşullarına mahkum ediliyor. Adaletsiz gelir dağılımıyla, düşük ücret politikalarıyla eziliyor. Ne yazık ki, ülkemizde de insanlar kayıt dışı koşullarda, taşeron, 4/c ya da yeni adıyla özel statülü memur adı altında, özel istihdam büroları aracılığıyla, esnek, kuralsız ve güvencesiz şekilde çalıştırılıyor. Kıdem tazminatı hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Ülkemizin her yanında meydana gelen iş kazalarında arkadaşlarımız hayatlarını kaybediyor. Çalışma hayatının en önemli gündem maddesi, kıdem tazminatı konusu, öyle sanıyorum ki, önümüzdeki aylarda tekrar gündeme gelecek. Ancak hiç merak etmeyin... Her zaman dile getirdiğimiz gibi, bu konu Türk-İş’in kırmızı çizgisidir. Bu hakkımızın ortadan kaldırılmasına ya da geriletilmesine asla izin vermeyeceğiz.
Değinmek istediğim bir diğer konu da, taşeron işçilik konusunda yapılmak istenen düzenlemedir. Sizler de yakından biliyorsunuz, ülkemizde taşeron çalıştırma önemli bir sorun haline geldi. Biz yıllardır bu uygulamanın yanlış olduğunu, istihdamda ciddi sorunlara yol açacağını söyledik. Ama sözümüzü dinletemedik. Resmi rakamlara göre, kamuda taşeron işçi sayısı 750 bine ulaştı. Ülkemiz için kanayan bir yara haline geldi. Hükümetimiz sorunun çözümü için bir adım attı. Ancak bu adım bizce yeterli değil. Biz bugüne kadar 4-b, 4-c gibi uygulamalardan yakınırken, onların yanlış istihdam biçimleri olduğunu savunurken, bu kez de karşımıza özel statülü memur adıyla yeni bir istihdam biçimi çıkarılıyor. Bu, yıllardır taşeron işçilerin örgütlenmesi ve toplu sözleşme hakkına kavuşması için mücadele eden işçi sendikalarına vurulmuş bir darbedir. Biz, kamuda çalışan taşeron işçilerin tamamının, kamu işçisi sıfatıyla istihdam edilmelerini ve işçi sendikalarına üye olarak özgür toplu pazarlık haklarından yararlanmalarını talep ediyoruz. Sendikamıza üye olan taşeron işçileri rahat olsunlar. Bu talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız.
Sorunlar, dertler anlatmakla bitmiyor. Çalışma hayatının başka önemli sorunları da var. Ancak sizleri daha fazla sıkmak, bunaltmak istemiyorum. Çalışma hayatında hep olumsuz şeyler olmuyor. Güzel şeyler de yaşıyoruz. Koop-İş açısından tarihi bir dönemden geçiyoruz. Sendikamız her geçen gün büyüyor, güçleniyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayımladığı Ocak 2017 İstatistikleri, Sendikamız açısından yeni bir gurur tablosu oldu. Üye sayımız, yıllar içinde katlanarak arttı ve 50 bin 152 olarak açıklandı. İstikrarlı büyümemiz devam ediyor. Ülkemizde, sendikal örgütlenmenin ve toplu pazarlık hakkından yararlanmanın yetersiz bir düzeyde olduğu düşünüldüğünde, elde ettiğimiz bu başarı, hem Koop-İş hem de Türk sendikacılığı açısından umut vericidir. Gururla ifade ediyorum ki, Koop-İş Sendikası, TÜRK-İŞ Konfederasyonu içinde üye sayısı bakımından altıncı büyük sendika olmuştur. Bu önemli başarıda, Genel Yönetim Kurulumuzun yanı sıra, Şube Başkanlarımızın, yönetim, denetim ve disiplin kurullarının, işyeri baştemsilci ve temsilcilerinin ve personelimizin katkıları büyüktür. Emeği geçen bütün bu arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Dostlarım unutmayın, Koop-İş gerçek, diğerleri hayaldir. Zaman zaman sizlerin aklını çelmek isteyenlere karşı çok dikkatli olun. İşkolunda büyük bir fark yaratan, ortaya koyduğu örgütlenme başarısıyla, imzaladığı sözleşmelerle, her türlü çalışmasıyla, bir marka olan Koop-İş’in başardıklarını, onlar hayal bile edemezler. Sizlere afaki bir şeyden söz etmiyorum. Alın, imzaladığımız toplu iş sözleşmelerini, karşılaştırın. Yaptığımız çalışmaları tek tek değerlendirin. Koop-İş üyesi olarak elde ettiğiniz ücret artışlarına, sosyal haklardaki kazanımlarınıza iyi bakın. Sonra da elinizi vicdanınıza koyun ve karar verin. İnanıyorum ki, Koop-İş’e olan inancınız daha da artacaktır. İşte bu nedenle Koop-İş gerçektir diyorum... İşte bu nedenle, sizlere hayal vaat edenlere karşı, Koop-İş’in farkını, değerini görün ve Koop-İş üyesi olmaktan mutlu ve gururlu olun diyorum.
Koop-İş’i tercih ettiğiniz, bize inandığınız için, sizlere yürekten teşekkür ediyorum. Bize güvenen, ailesinin ve kendisinin haklarını, çocuklarının geleceğini, alınterini bize emanet eden sizlersiniz… Elli bini aşan siz değerli üyelerimizdir. Sizlere canı gönülden teşekkür ediyorum. Sizlere tüm kalbimle şunu söylemek istiyorum. Bize inanarak ve güvenerek üye olan, desteklerini esirgemeyen siz üyelerimizin hak ve çıkarlarını korumak, sizlere insan onuruna yaraşır bir yaşam sunmak bizim namus borcumuzdur. Bugüne kadar bunun için ne yaptıysak, bunu artırarak sürdüreceğiz. Tabanımızla iyice bütünleşerek, kenetlenerek, her bir üyemizin hakkını, hukukunu koruyarak daha da büyüyeceğiz, güçleneceğiz. Biz bu başarıyı elde ettiysek, bunda en büyük pay, bugüne kadar ortaya koyduğumuz birlik ve beraberliğimizdir. Disiplinimizdir... Bizler, sendikamızın genel merkez yöneticileri, Koop-İş’i korumak ve kollamakta, sendikamızı büyütmek ve güçlendirmekte ne kadar sorumluysak, sizler de o kadar sorumlusunuz. Koop-İş’e yeni üyeler kazandırmak, Sendikamızı her yerde savunmak ve yüceltmek, sizlerin de asli görevidir. Çünkü burası hepimizin yuvasıdır, Koop-İş hepimizin ocağıdır...
Başarılı olmuş, güçlü ve büyük kuruluşların, bir yönetim felsefesi, anlayışı vardır. Böyle bir felsefenin olmadığı yerde, başarı olmaz… Başıbozukluk olur… Koop-İş Sendikası’nın yönetim felsefesi, birliktir, beraberliktir, dayanışmadır. Sendikal birliğimizi, bütünlüğümüzü korumaktır. Sizler, Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki üyelerimizle birlikte birkaç yıl önce bu aileye katıldınız. Sizlerle birlikte biraz daha büyüdük, güçlendik. Koop-İş Sendikası, demokratik geleneklere sonuna kadar bağlı, her bir üyesinin düşüncesine değer veren bir sendikadır. Koop-İş Sendikası, bu değerleriyle büyümektedir, Bu anlayışıyla büyümeye, güçlenmeye devam edecektir. Amacımız, sizlerle daha sık bir araya gelmek, el ele, kol kola, gönül gönüle, bu birlikteliği daha da pekiştirmektir. Bu amaçla, bugün burada yapacağımız gibi, Sendikamızın düzenleyeceği çeşitli eğitim programlarında, sizlerle yeniden birlikte olacağız. Böylece, birkaç gün bir arada olarak, daha yakından temas etme imkanı bulacağımız gibi, çalışma yaşamının temel konuları üzerinde de, bilgilerimizi artıracağız.
Biraz önce sizlere, Koop-İş’in demokratik geleneklere bağlı, her bir üyesinin görüşlerine değer veren bir sendika olduğunu söyledim. Gerçekten de, Koop-İş’i farklı yapan temel unsurlardan biri budur. Sizler daha önce, başka işkollarındaki farklı sendikalarda örgütlüydünüz. Çok iyi biliyorum ki, o sendikalara üye olduğunuz dönemlerde, doğru dürüst eğitim programlarına bile katılamadınız. Toplu sözleşme taslağını sendika yöneticileri ile birlikte hazırlamak, hayal bile edilemeyecek bir şeydi. Bırakın genel merkez yöneticisini, hatta şube başkanını, baştemsilciye bile derdinizi anlatamayacağınız günler yaşadınız. Ancak biz, çağdaş sendikal anlayışımız gereğince, üyelerimizle olan mesafeyi hep dar tuttuk. Üyelerimizi dinledik... Her birinin bireysel sorunlarına çözüm aradık... Birlikte oturduk, konuştuk, tartıştık... Üyelerimize hak ettiği değeri verdik. Çünkü bizim hem hayat felsefemiz, hem de sendikal anlayışımız bunu gerektiriyor. Ancak dostlarım, zaman zaman bazı arkadaşlarımızın bizim bu demokratik yaklaşımımızı, sizlere olan sıcak ve dostane yaklaşımımızı, istismar ettiğini, yöneticilerimize hiç hak etmedikleri şekilde davrandıklarını üzülerek görüyorum. Bunlar bizi rencide ediyor. Yapıcı eleştiriye her zaman açığız. Ancak koşulumuz, bu eleştirinin saygı çerçevesi içinde yapılmasıdır. Sizlerden ve temsil ettiğiniz üye arkadaşlarımızdan davranışlarınıza, konuşmalarınıza özen göstermenizi rica ediyorum. Biraz önce sözünü ettiğim, Sendikamızın temel ilkelerine ve felsefesine uygun davranmanızı bekliyorum.
Hepimizin bazı ufak tefek sorunları var biliyorum. Ne yazık ki sorunsuz bir hayat mümkün değil. Bırakınız işyerlerini, bazen ailemiz içinde bile küçük sorunlar yaşıyoruz. Ancak burada yapılması gereken, bu sorunları büyütmek, içinden çıkılmaz bir hale getirmek değildir. Tam tersine, el ele vererek bunları aşmak, bizim asli görevimizdir. Şimdi yeni bir toplu iş sözleşmesi aşamasındayız. Arkadaşlarımız işyerlerine ilişkin sorunlarını bize aktarıyorlar. Bu sözleşme döneminde sorunları çözmek için yoğun çaba harcayacağız. Çalışma şartlarınızın ağır olduğunun farkındayız. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü gibi bir işyerinde de, sendikacılık yapmanın zorluklarını sizler de kabul etmelisiniz. Kurumda çok hızlı bir sirkülasyon yaşanıyor. Bugün muhatap olduğumuz bir yöneticiyi, işveren vekilini, ertesi gün bulamıyoruz. Görev ve yer değiştirmelerin sıklığı, zaman zaman sizleri de bizi de zora sokuyor. Bu sizlerle birlikte yapacağımız üçüncü sözleşme olacak. Ücret ve ücrete bağlı haklarınız benim de yöneticisi olduğum Türk-İş’in, Hükümetle yapacağı kamu protokolüyle belirlenecek. Koop-İş Sendikası da, bu süreçte etkili bir biçimde yerini alacak. Başarılı ve herkesin mutlu olacağı bir toplu iş sözleşmesi imzalamak için sonuna kadar çalışacağız.
Hatırlarsanız, sizler adına yaptığımız 1. dönem toplu iş sözleşmesinde, bir kısım arkadaşımızın sosyal yardımlarında kayıplar oluşmuştu. Bu kaybın telafisi, 2. dönem toplu sözleşmemizin temel hedefiydi. Bunu, sizlerin sabrı, desteği ve bizlere verdiği güçle başardık. Yüksek Hakem Kurulu’ndan çıkan toplu iş sözleşmemiz ile geriye dönük bütün kayıplar hesaplanarak, kayba uğrayan arkadaşlarımıza ödendi. Bu sözleşme döneminde de, burada dile getireceğiniz konularda, yapılması gerekenleri belirleyerek, taslağımızı ona göre hazırlayacağız.
Bugün bulunduğumuz bu yerler, bu makamlar, hepsi gelip geçicidir. Asıl olan, bu gök kubbe altında hoş bir sada bırakabilmektir. Yaptığımız işi layıkıyla yapmak, temsil ettiğimiz insanlardan, haklarını korumak için mücadele ettiğimiz üyelerimizden, Allah razı olsun sözlerini duyabilmektir. Bütün çabamız bunun içindir. Bunun için başarılı olmak zorundayız. Ancak başarılı olmanın yolu, birlik olmaktan geçiyor. Birbirimize sonuna kadar sahip çıkarsak, Sendikamız çatısı altında daha güçlü oluruz. Daha başarılı sözleşmelere, daha nitelikli çalışmalara imza atarız. Her birimizin üyesi olmaktan onur duyacağı, Birlik, bütünlük içinde bir sendika oluruz. Herkesin gıpta ettiği, özendiği bir büyük aile oluruz. El ele verirsek, çocuklarımıza iyi bir gelecek, mutlu ve refah içinde yaşayacakları, bir Türkiye bırakmış oluruz. Bunu birlikte başaracağımıza olan inancımla, sizleri bir kez daha saygılarımla selamlıyorum.”
Genel Başkan Eyüp Alemdar’ın konuşmasının ardından, katılımcılara, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sayım Yorgun tarafından ”Sendikaların Önemi, Sendikal Örgütlenmenin amaç ve faydaları, İşyeri Sendika temsilcilerinin yasal konumu görev ve sorumlulukları, 6356 Sayılı Yasada yapılan değişiklikler” konu başlıkları altında verilen eğitime, işyeri sendika temsilcilerimiz yoğun bir ilgi gösterdi.
Eğitim Toplantısı sonrasında, Genel Merkez Yönetim Kurulu, Şube Başkanları, toplu iş sözleşmesi ve hukuk uzmanlarımız ile Emniyet Genel Müdürlüğü, işyeri sendika temsilcilerimizin katılımı ile toplu iş sözleşmesi taslak çalışması yapıldı.
Toplantıda, Türkiye’nin dört bir yanından gelen işyeri sendika temsilcilerimiz mevcut toplu iş sözleşmesinde ilave edilmesi veya değişmesini istedikleri maddeler üzerinde karşılıklı görüş alışverişinde bulunulurken, 3. dönem toplu iş sözleşmesinden beklentilerini ayrıntılı bir şekilde ifade etme fırsatı buldular.
Koop-İş Sendikası
Basın Bürosu
TÜM FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ