Trabzon Şube Genel Kurulumuz Yapıldı
|| Sayfayı Paylaş ||
|| Sayfayı Yazdır ||

Koop-İş Sendikası Trabzon Şubesi 12. Olağan Genel Kurulu 7 Eylül 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Kongreye Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Eyüp Alemdar, Türk-İş İl Temsilcisi Hasan Basri Hatipoğlu, Trabzon ve bölge illerindeki işveren temsilcileri, Sendikamız Genel Sekreteri Metin Güney, Genel Mali Sekreterimiz Mehmet Karaarslanoğlu, şube başkanlarımız, Türk-İş’e bağlı sendikaların şuba başkanları ve yöneticileri, basın mensupları ve delegeler katıldı.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ

Genel Kurulun açılışında Trabzon Şube Başkanı Ahmet Karaman bir konuşma yaptı. Konuşmasında şu sözleri ifade etti:

 

“Şube yönetimi olarak göreve geldiğimiz günden bugüne kadar kanunların ve Sendikamız Anatüzüğünün bize yüklemiş olduğu görevleri eksiksiz olarak yerine getirmeye çalıştık ve dönemimizi tamamladık.

 

Geçtiğimiz dört yıl içerisinde Genel Merkezimizin direktifleri doğrultusunda şubemiz alanına giren illerde teşkilatlanma faaliyetlerimizi başarılı bir şekilde yürüttük.

 

Bu çalışmaların sonucunda Trabzon Şubemiz, Sendikamızın son dönemdeki örgütlenme atağında yüzlerce yeni üye kazanmıştır.

 

Bugün bu salonda, ne mutludur ki, üye sayısını iki kat artırmış bir şube başkanı olarak sizlere hitap ediyorum. Sendikamız, özellikle son iki yılda, Türkiye’nin en büyük örgütlenme başarılarından birisini gerçekleştirdi.

 

5747 ve 6111 Sayılı torba yasalar ile belediyelerden Emniyet Genel Müdürlüğü’ne devredilen işçi arkadaşlarımızın teşkilatlandırma çalışmalarını ilimiz ve bölgemizde başarılı bir şekilde yürüttük.

 

Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilen işçi arkadaşlarımızı bilgilendirmek ve sendikamıza üye yapmak amacıyla şubemiz alanına giren illerde, ilçelerde köylerde toplantılar yaptık.

 

Örgütlenme süreci kolay olmadı, sahada karşımıza birçok engeller çıkarmaya çalıştılar.

 

Ancak biz işçilere açıksözlü ve gerçek bilgi vererek hep doğru yolda olduk.

 

Şubemizde basın mensupları ile basın toplantıları gerçekleştirdik,

 

Bölgemizin televizyon kanalı Kuzey TV’de amaçlarımızı ve hedeflerimizi anlattık.

 

Genel merkezimizden gelen uzman ve avukatlarımızın da katılımıyla üyelerimizle çok sayıda toplantı düzenledik.”

 

Ahmet Karaman’ın konuşmasının ardından Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Eyüp Alemdar bir konuşma yaptı. Alemdar, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

 

Ankara 1 Nolu Şubemizle başlayan, Gaziantep Şubemizle devam eden şube kongrelerimize, bugün Trabzon’da devam ediyoruz.

Biz bu kongre sürecine, “Değişim ve Gelişim Kongreleri” diyoruz.

Çünkü biliyorsunuz,

Hiçbir şey başladığı gibi olamaz, başladığı noktada kalamaz...

Zaman içinde mutlaka değişime uğrar.

Başkalaşır… Farklılaşır… Dönüşür...

Kişiler de, kurumlar da, toplumlar da, süreç içinde önemli değişimler yaşarlar.

Yaşamak için değişim kaçınılmazdır.

 

KOOP-İŞ Sendikası, bir süreden beridir önemli bir değişimi yaşamaktadır.

 

Ancak şimdilik şu kadarını söyleyeyim ki, KOOP-İŞ Sendikası değişmekte ve bir o kadar da gelişmektedir.

 

Bundan sonra da değişmeye ve gelişmeye devam edecektir.

 

Değerli arkadaşlarım,

Bölgemiz ve ülkemiz çok karmaşık bir süreçten geçiyor.

Sınırlarımızın hemen yanında büyük çatışmalar yaşanıyor.

Bölgemizde istikrar yok, huzur yok, güven yok…

Kanlı bir savaş kapımıza dayanmış durumda.

 

Her gün yüzlerce insan ölüyor.

Her gün büyük bir insanlık dramı yaşanıyor.

 

Ancak arkadaşlarım,

İşin en acı tarafı nedir biliyor musunuz?

Öldüren de ölen de bunu Allah’ın adıyla yapıyor.

Ne yazık ki bölgemizde Müslüman Müslümanı öldürüyor.

 

Geçtiğimiz günlerde televizyonda bir konuşmacının sözleri beni çok etkiledi.

Dedi ki:

“Bu işin sonunda birileri Türkçe, Arapça ağıtlar yakacak.

Ama birileri İngilizce zafer şarkıları söyleyecek.”

Durumu bundan daha iyi özetleyen bir ifade yoktur değerli arkadaşlarım.

 

O halde biz bu savaşa karşıyız.

Biz kardeş kanı dökülmesine karşıyız.

Biz, Allah’ın en kutsal varlığı insanın yaşama hakkını bir başka insanın yok etmesine karşıyız.

Ülkemize bir tehdit ya da saldırı olmadığı taktirde

Barış içinde, kardeşçe, insanca bir yaşamdan yanayız.

 

Peki, neden yaşanıyor bütün bunlar değerli arkadaşlarım?

Neden dünyanın dört bir yanında…

Özellikle de, ne yazık ki, Müslümanlar arasında yaşanıyor bütün bunlar?

Neden?

 

Çünkü dünyanın efendileri böyle istiyor…

Çünkü dünyayı parsellemek isteyen güçler öyle istiyor…

Ortadoğu’nun petrollerinde gözü olanlar…

Bu kirli savaştan kar eden silah tüccarları…

Halkların birbirini boğazlamasından rant elde ediyorlar…

 

İşte Mısır’a bakınız…

Birileri, askerleri kullanarak iktidarı değiştiriyor…

Ardından kendi getirdiği iktidarı, yine aynı askerlerle yerle bir ediyor.

Sokaklarda insanlar taranıyor.

Acımasızca öldürülüyor.

Hangi taraftan olursa olsun, dünyanın egemenleri için o ölen insanlar yalnızca bir sayıdan ibaret.

Dünyanın egemenleri, halkların birbirlerini katletmesine göz yumuyor.

Yaşanan insanlık dramını görmezden geliyor.

 

Değerli arkadaşlarım,

Bir yandan bölgemizde savaşlar, kan ve gözyaşı sürerken,

Ülkemizde de çok önemli değişimler yaşanıyor.

Daha önce tartışmayı aklımızdan bile geçirmediğimiz konular, artık tartışılır, konuşulur hale geldi.

Hangi televizyon kanalını açsak, herkes konuşuyor, bir şeyler söylüyor.

Ülkemizin rejiminin değişmesinden tutun da, federatif yapıya, başkanlık sistemine, cumhuriyetimizin temel niteliklerine kadar tartışılmayan konu kalmadı.

Kimileri bu tartışmaların yararından söz ediyor.

Demokrasinin bir tartışma ve uzlaşma rejimi olduğunu söylüyor.

Kimileri bunların tartışılmasını ülkemiz ve geleceğimiz açısından zararlı buluyor.

Açıkçası, her kafadan bir ses çıkıyor.

Herkes bir şey söylüyor.

 

Başta da söylediğim gibi, biz de elbette değişimden, gelişmeden yanayız.

Ancak ülkemiz söz konusu olduğunda, dün neredeysek bugün de oradayız.

Hep aynı şeyi söylüyoruz.

Aynı yerde duruyoruz.  

 

Biz, atalarımızın dünyanın en büyük ve güçlü devletlerine kafa tutarak, canları pahasına kazandıkları bu vatanın bekçisiyiz…

Biz, ay yıldızlı al bayrağımızın sevdalısıyız…

Biz, ülkemizin birliğinden bütünlüğünden yanayız…

Üniter yapımızın, sınırlarımızın korunmasından yanayız…

 

İşte bugün Trabzon’dayız.

Ülkemizin birliğine, bütünlüğüne gönülden bağlı insanların kentidir Trabzon.

Buradan söylüyorum…

Biz toplumumuzun bölünmesinden, kutuplara ayrılmasından yana değiliz…

Çatışmadan, ayrışmadan, bölünmeden yana değiliz…

Biz, Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerinden taviz vermeyiz, verdirmeyiz…

Biz, bu milleti böldürmeyiz…

 

Bakınız;

Bir millet tartışması sürüp gidiyor.

Nedir arkadaşlar millet?

Millet, dertte, tasada birlikte ağlayanlardır…

Sevinci, mutluluğu birlikte yaşayanlardır…

Aynı tezgahın başında birlikte ter döken, bir dilim ekmeği paylaşanlardır…

İşte bizi millet yapan bunlardır…

Ne önemi var arkadaşlar kökenimizin, ırkımızın…

Lazı, çerkezi, gürcüsü, kürdü, boşnağı, romanıyla,

alevisi sünnisiyle Türk Milletini oluşturmuş ortak bir tarihimiz var.

İşte bizim Türk Milleti dediğimiz budur… Bu olmalıdır…

İşte bu nedenle Türk Milleti kavramı Anayasamızın en tepesinde yer almalıdır.

 

Özellikle 2011, 2012 ve 2013 yılları, Sendikamız  açısından önemli ve başarılı yıllar oldu.

Ancak aynı şeyi, ülkemiz sendikal hareketi için söylememiz mümkün değil.

Sendikal hareket kan kaybediyor, güç kaybediyor.

Biz, sendikalaştığımız için işten atıldığımız bir ülke değil…

Herkesin özgürce sendikalı olabildiği bir ülke için mücadele ediyoruz.

Biz, işçilerimizin iş cinayetlerinde can verdiği değil…

Herkesin can güvenliğinin sağlandığı işyerleri için mücadele ediyoruz.

Biz, emek için, ekmek için, hak için, adil bir ücret için mücadele ediyoruz. 

İnsan onuruna yaraşır bir iş için mücadele ediyoruz.

 

Biz, herkesin demokratik haklarına saygılıyız.

Ancak biz kendimiz için de demokrasi istiyoruz.

Haklarımıza saygı istiyoruz.

Özgürce örgütlendiğimiz…

Toplu pazarlık ve grev hakkımızı özgürce kullanabildiğimiz…

Bir endüstriyel demokrasi istiyoruz.

 

Biz bütün bunları isterken, ne yazık ki, çok farklı bir süreci yaşıyoruz.

İşçilerin birçok hakkının ortadan kaldırıldığı ya da kaldırılmak istendiği bir dönemi yaşıyoruz.

Sendikasızlaştırma yaygınlaşıyor.

Emek gücü taşeronlaştırılıyor.

Esnek, güvencesiz, kuralsız çalışma kural haline getirilmek isteniyor.

Kazanılmış haklarımız elimizden alınıyor.

Kıdem tazminatı hakkımız ortadan kaldırılmak isteniyor.

Sorunlarımız büyük, sorunlarımız ciddi boyutlarda.

 

Bakınız;

1980’li yılların başlarında, ülkemiz nüfusu 45 milyon…

Sendikalı işçi sayısı 2.5. milyon.

Bugün nüfusumuz 76 milyon…

Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayısı 700 bin.

Zamanında bir milyondan fazla işçi için imzalanan sözleşmeler bu yıl yaklaşık 200 bin işçi için imzalandı .

İşte bu nedenle bir zamanlar sözü dinlenen, gündemi belirleyen sendikal hareketin şimdi esamesi bile okunmuyor.

 

Bu koşullarda bizim mücadele etmemiz çok zor.

Karşımızdaki güçlerle baş edebilmemiz çok zor.

Haklarımızı koruyabilmemiz çok zor.

 

O halde ne yapacağız?

Bu koşullara teslim mi olacağız?

Bize reva görülene razı mı olacağız?

Elbette hayır değerli arkadaşlarım…

Elbette hayır…

İnadına örgütleneceğiz...

İnadına büyüyeceğiz…

İnadına güçleneceğiz…

Haklarımıza sahip çıkacağız…

Haklarımızı korumak ve geliştirmek için mücadele edeceğiz.

Bunları sizlerle birlikte yapacağız…

Sizlerden aldığımız güçle yapacağız.

 

Biz bunları yaparken güçlü olmak zorundayız…

Güçlü olmak için de, öncelikle örgütlü olmak zorundayız…

Birlik ve bütünlük içinde olmak zorundayız…

Tek yürek, tek yumruk olmak zorundayız.

 

Biz Koop-İş olarak bu konudaki tespitlerimizi, analizlerimiz sürekli yapıyoruz.

Mesaimizin önemli bir kısmını buna ayırıyoruz.

Ülkemizi, sektörümüzü, üretim ilişkilerini… Hepsini masaya yatırıyor, yeni stratejiler, yeni hedefler belirliyoruz.

Bunları yapmak zorundayız.

Çünkü ülkemizde üretim ilişkileri değişiyor, gelişiyor.

Artık, kamu işyerlerinde çalışan,

Sendikalı,

Girdiği bu işte emekliliğine kadar çalışabilen,

Ücreti ve sosyal hakları gelişmiş kamu işçisi yerine,

Özel sektörde çalışan,

Güvencesiz,

Örgütsüz,

Ücret ve sosyal haklar bakımından istenilen düzeyde olmayan, yeni bir işçi kitlesi ortaya çıkıyor.

Yeni gelişen teknolojiyle birlikte,

Bilişim sektöründe, çağrı merkezlerinde, kargo işlerinde,

Büyük mağazalarda,

Yeni işçi yığınları ortaya çıkıyor.

Bu işçilerin tamamına yakını çok genç ve eğitimli olmalarına rağmen,

Hepsi güvencesiz, örgütsüz...

Gelecekleri belirsiz.

 

Sendikal mücadele, artık bu alanlara doğru kayıyor.

Asıl mücadele buralarda yaşanıyor.

Biliyorsunuz,

Sendikamız şu anda IKEA, CONFORMA ve birçok işyerinde örgütlenmek için mücadele veriyor.

İşverenin tüm baskılarına rağmen yılmadan örgütlenmeye devam ediyoruz.

Tüm inancımla söylüyorum ki,

Bu işyerlerinde en kısa sürede gerekli çoğunluğa ulaşacağız ve toplu sözleşme imzalayacağız.

Ve kazanan yine biz olacağız.

 

Ancak bu işyerleri kamu işyerleri gibi değil…

Buralarda mücadele kıyasıya yaşanıyor.

İşverenler sendikalaşmayı engellemek için her türlü yolu deniyorlar.

 

Bunları şu nedenle anlatıyorum:

Biz, artık sendikal yapımızı, değişen bu üretim ilişkilerine göre yeniden şekillendirmeliyiz.

Sendikal vizyonumuzu ve örgütlenme stratejimizi bu yeni işçi profiline göre yeniden belirlemeliyiz.

Eğitimlerimizden yayınlarımıza kadar…

Uzman kadromuzdan teknolojik araçlarımıza kadar her şeyimizi gözden geçirmeliyiz.

Sosyal medyayı etkin kullanmalıyız.

Bu yeni sürece ayak uydurmalıyız.

 

Ancak bunları yaparken, biz de değişmeliyiz.

Hızla gelişen ve değişen çağa ayak uydurmalıyız.

Önce yönetim anlayışımızı değiştirmeliyiz.

 

Yalnızca kendi içimizde mücadele etmekle de kalmamalıyız.

İşçi hareketinin bütünü için mücadele etmeliyiz.

KOOP-İŞ Sendikası, tüm birimleriyle örgütlenme mücadelesi veren, greve çıkan sendikalarımızın yanında olacak, mücadelelerine katkıda bulunacaktır.

Şube başkanı arkadaşlarımıza buradan sesleniyorum.

Ülkemizde işçi hak ve özgürlükleri için nerede haklı bir mücadele varsa…

Orada olmalısınız…

Barışçı olmak, kırmamak, dökmemek kaydıyla, tüm kardeş sendikalarımızın mücadelelerine destek vermelisiniz.

Sizlerden bunu bekliyorum” dedi. 

 

Yapılan seçimlerin ardından Ahmet Karaman yeniden şube başkanı seçildi. Oylamaların sonunda Trabzon Şubemizin yeni seçilen organları şu şekilde belirlendi.

 

Şube Yönetim Kurulu

 

Şube Başkanı                                    :Ahmet Karaman

Şube İdari Sekreteri                           : Haydar BOĞUŞLU

Şube Mali Sekreteri                            : Fikri Öksüz

Şube Teşkilatlandırma Sekreteri            :Melek Tunç

Şube Eğitim Sekreteri                          : Hasan KILIÇ          

 

Şube Denetim Kurulu            

 

Cemil HAMZA

Fahri BAYIR

Mehmet Recep Gökalp KİRİŞÇİ

Cemil YILMAZ

İsa HACIOĞLU

 

Şube Disiplin Kurulu  :

 

Metin ÇAKIR

 Osman KARA

Yusuf AKBAL

Ayşe KALAY

Coşar ÖZKARA

Haber tarihi: 10/09/2013 Görüntülenme: 2338
Trabzon Şubesinin sayfasına git
Trabzon Şubesine ait son 10 haber
   
KOOP-İŞ Sendikası | Özveren Caddesi No:6, 06570, Maltepe/ANKARA, Tel: 0.312.229 44 80, 0.312.230 08 55, Faks: 0.312.229 58 36, [email protected]
İşbu sitenin tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki resimler, yazılar kaynak gösterilmek kaydı ile kullanılabilir. © KOOP-İŞ    |    E-Posta Servisi
Web Tasarım