Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş Genel Müdürlüğü, 50 yıldır var olan Sendikal hakları hiçe sayarak 24. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin başlamasından 10 gün önce; Yönetim kurulunun 08.04.2011 tarih ve 56 sayılı kararıyla Sendika üyesi 31 işçiye, 11.04.2011 tarihli bir yazı ile iş sözleşmelerinin 13.04.2011 tarihinde bildirimsiz olarak feshedildiği bildirilmiştir. Bu işçilerin 21’i Koop-İş,10’u ise Dok Gemi İş üyesidir.
Bu fesih işlemine Gerekçe olarak Türk Boğazlarında ve İzmir’de verilmekte olan Kılavuzluk ve Römorkaj hizmetlerinin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 04.05.2010 tarih ve 2010/29 sayılı kararı ile ve 823 personeli ile birlikte Ulaştırma Bakanlığına devredilmesini göstermektedir.
Aslında devredilen kurum; Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne bağlı 150-200 kişilik Şube Müdürlüğü iken07.04.1997 tarih ve 97/12 sayılı kararıyla Yine Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından bünyesinden çıkartılmak sureti ile ayrı bir Genel Müdürlük olarak yapılandırılan “Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürlüğü”’dür.
Bu yapılandırmanın gerekçesi ise; Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Hizmetleri ile Kılavuzluk ve Römorkaj hizmetlerinin bir arada yürütülmesi ticari ve teamül olarak etik kabul edilmediği ve 4046 Sayılı Yasanın 2. Maddesinde belirtilen İ. Fıkrasına istinaden Kamu Yararının dikkate alınmasıdır.
Şimdi ne oldu da 14 yıl sonra aynı ÖYK kendi kararını ve gerekçesini hiçe sayan bu kararı almıştır? Sorulması gereken birinci soru budur.
Sorulması gereken ikinci soru ise; Devir işlemi yapılan 823 işçinin arasında kılavuzluk ve römorkaj hizmetleriyle hiç alakası bulunmayan işlerde çalışan işçilerin bulunmasıdır. Bu işçiler kimlerdir ve hangi kritere göre seçilmişlerdir?
Bu konuda Denizcilik camiasına büyük hizmetleri bulunan dönemin Ulaştırma Bakanı Sn. Binali YILDIRIM’LA, Dok Gemi İş Sendikası ve Koop-İş Sendikası yöneticileri bir görüşme yaparak böyle bir devir işleminden sonra 175 yılık mazisi bulunan ve Denizciliğimizin öncü kuruluşu olan TDİ ve çalışanları açısından büyük sorunlar yaratacağı anlatılmıştır. Yapılan görüşmede Sn. YILDIRIM; Birleşmenin mutlaka yapılacağını ancak parçalı olmasından dolayı hiçbir işçinin zarar görmeyeceği hususunda tam bir güvence vermiştir.
Sn. Ulaştırma Bakanı’nın bu güvencesine rağmen İşverenin iş akdi fesih yazılarında bahsettiği Şirket Yönetim Kurulunun 28.10.2010 tarih ve 195 sayılı kararında, kapsam içi ve kapsam dışı işçiler arasında kıdem tahsil ve hizmetine ihtiyaç duyulup duyulmadığına bakılarak yapıldığı öne sürülen kadro fazlası işçinin tespitine ilişkin kadro çalışması, 823 işçinin tespitinde olduğu gibi keyfi ve kural tanımaz bir biçimde yapılmıştır.
Çünkü aynı yönetim kurulu sözde kadro fazlası işçi tespitini yaparken ve iş akitlerini feshederken aynı dönemde 05.11.2010 tarih ve 7684 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan 17.09.2010 tarih ve 172 sayılı kararı ile Şirketin norm kadrosu ve organizasyon değişikliğini kabul etmiş ve üyelerimizin yerine veya yeni oluşturduğu kadrolara onlarca işçiyi Şef, Müdür Yardımcısı ve Müdür olarak atamıştır.
Ayrıca Bakanlığın listesinde Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma hizmetleri A.Ş ‘ne gönderileceklerin içinde ismi bulunduğu halde T.D.İ. Yönetim Kurulunun 28.01.2011 tarih ve 458 sayılı kararı ile T.D.İ.’de bırakılan ancak bu defa kadro fazlası diye iş akdi feshedilen üyelerimiz bulunmaktadır.
İş akdi feshedilenlerin arasında Sendikamız Denetim Kurulu Başkanı da bulunmaktadır. Kadro fazlası diye bunlar yapılırken diğer taraftan 529 işçinin çalıştığı T.D.İ.’ de 4 Genel Müdür Yardımcısı varken 1 Genel Müdür Yardımcısı kadrosu daha ihdas edilerek atama yapılmıştır. Bu nasıl bir uygulamadır? Bu nasıl bir adalettir? Ve sorulması gereken üçüncü soru’da budur.
Aslında işverenin ileri sürdüğü gerekçe değil bahanedir. TİS görüşmelerine 10 gün kala yapılan bu fesihler düşündürücüdür, Tamamen keyfidir, kötü niyetlidir, hukuken haksız ve geçersizdir.
Sendikamız; Üyelerimize yapılan bu hukuk dışı uygulamaya karşı yasal yollara başvurmuştur ve olayın sonuna kadar da takipçisidir.
Üyelerimizin işine, aşına göz dikenleri şiddetle protesto ediyoruz.
Emeklilik dilekçesi vermeleri için tehdit edilen, zorlanan, kabul etmeyince de İş sözleşmeleri hukuken haksız ve geçersiz nedenlerle feshedilmek suretiyle üyelerimize yapılan bu insanlık dışı zulme derhal son verilmesini istiyoruz.
Mazisi şan ve şerefle dolu bu kuruluşumuzda işçiler birbirleri ile konuşamaz hale gelmiştir. Son zamanlarda Sn. Başbakan’ımızın da çok haklı bir şekilde dile getirdiği gibi MOBİNG uygulamasına son verilmelidir. Aksi takdirde Anayasamızdan ve yasalardan doğan meşru direnme hakkımızı da kullanacağımızı kamuoyu önünde ilan ediyoruz.
KOOP-İŞ SENDİKASI İSTANBUL ŞUBESİ